image

Türkiye’nin ilk devlet tarafından akredite edilmiş Kobi Danışmanlarından olan Barış Ariç ile kurucusu olduğu Ariç Danışmanlık şirketini ve  iş dünyasındaki yatırım fırsatlarını konuştuk.

Öncelikle sizi bir tanıyalım

33 yaşındayım. Üniversite öğrenimimi yurtdışında Avrupa Birliği Hukuku ve İlişkileri alanında yaptım. Gerek yüksek öğrenimim dolayısıyla gerekse diğer işlerimden dolayı uzun süre yurtdışında yaşadım. 2013 yılında Türkiye’ye döndüğümde işletmelere yapacakları yatırımlarında ve yurtdışı ticaretlerinde destek olmak için Ariç Danışmanlık firmasını kurdum. 2017 yılında Türkiye’de çok az kişinin almaya hak kazandığı devlet tarafından verilen akredite kobi danışmanı belgesini aldım. KOSGEB koordinatörlüğünde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Böylelikle uzmanlığımızı resmi makamlarca onaylatmış olduk. Merkezimiz İstanbul’da olmasına karşın Türkiye’nin pek çok yerinden yerli ve yabancı sermayeli pekçok KOBİye yatırım teşviklerle ve dış ticaret ile ilgili  danışmanlıklar verdim.

Bizim Ariç Danışmanlığı kurduğumuzdaki misyonumuz işletmelerin rekabet güçlerini artırmalarını, yeni atılımlar yapmalarını teşvik etmek için önlerini açmaktı. Bu Türkiye’de zor bir iş aslında. Ülkemizdeki işletmelerimizin pek çoğu geleneksel tarzda yönetiliyor. Danışmanlık gibi kavramları çok önemsemiyor. Bu yönetim tarzı artık çok sürdürebilir değil. Dünya ticaretinin olağanca hızıyla büyüdüğü ve ulaşılabilirliğinin artığı bu dönemde bu değişime ve büyümeye ayak uyduramayan işletmeler  yok oluyor. Artık ezici bir rekabet var dünyada. İstediğiniz her hangi bir ürünü herhangi bir ülkeden alabiliyorsunuz. Kurumsal bir yapıya geçmezseniz ve stratejiler uygulamazsanız ayakta kalmanız zor.

 

Yatırım ve Teşvikler konusunda hizmetleriniz neler ?

Ülkemizde özelikle kobilere yüksek oranlarda yatırım teşvikleri veriliyor. %75’e varan hibeler ve sıfır faizli uzun vadeli kredi imkanları işletmelere can suyu gibi geliyor. Bizler işletmelere yapacakları yatırımlarda bu devlet teşviklerinden yararlanmalarını konusunda ihtiyaç duyacakları uzmanlığı sunuyoruz.  Bu önemli bir nokta çünkü ülkemizde işletmler yapacakları yatırımlarında devlet teşviklerinden faydalanarak yatırım maliyetlerini de düşürmüş oluyorlar. Bu da özsermaye karlılığını artıyor.  Teşviklerden yararlanmak için öncelikle teknik proje dosyalarının hazırlanması gerekli. Oluşturulacak olan bu proje dosyası ile ilgili kurum ve kuruluşlar bu proje dosyası üzerinden projenin  yenilikçi, altyapı ve diğer endüstriyel içeriklerini kontrol edip değerlendirmeye alıyor. Daha sonra projeler uzman hakemler tarafından yerinde denetlenip rapor ediliyor. Eğer iyi bir teknik proje dosyası hazırlanmamış ise proje ilgili kurul tarafından destek kapsamına alınmıyor.  Kobilerin teşviklerden yeterince yararlanmamalarının sebeplerinden biri de bu sıkıntılı süreç. Teknik olan bu  hazırlık süreci uzmanlık gerektirdiğinden kobiler bunu yapamıyor yada başlamadan  vazgeçiyorlar.  Bizler bu noktada devreye giriyoruz. İlgili kurumlardan talep edilecek olan teşvik dosyaları için hazırlanması gereken teknik projeler, iş planları , raporlarma gibi daha teknik kısımları hazırlayarak proje tamamlanıncaya kadar bütün süreçlerde işletmenin yanlarında oluyoruz.

 

Büyümek için Ar-Ge gerekli

Şunu net olarak söyleyebilirim ki Ar-Ge yapan işletmeler herzaman diğer rakiplerinden bir kaç adım öndedir. Fakat bu konuda da işletmelere yol gösterecek danışmanlara ihtiyaç var. Türkiye’de Ar-Ge üzerine çalışan danışman bulmak zor. Çünkü teknik bilgi ve beceri gerektiren bir konu. Ar-Ge konusunda uzman mühendislerimizle birlikte şuana kadar gerek Tübitak, gerek Kosgeb ile yaptığımız Ar-Ge çalışmalarımızda %100 başarı yakaladık. Bu işletmeler karlılık olarak geri döndü, büyümeleri hızlandı. Çünkü Ar-Ge ve karlılık arasında doğrusal bir ilişki var. Yapılan Ar-Ge çalışması ile ürün kalitesi yükselir, maliyet düşer, rekabet edilebilirliği artar ve  siz müşterilerinize daha iyi ve daha ucuz bir ürün sunarsınız. Böylelikle Pazar payınız büyür ve karlılığınız artar. Dolayısıyla aslında Ar-Ge kavramını sadece ortaya bir ürün çıkartmak gibi değil aynı zamanda işletmeye domino etkisi veren bir proses olarak görmeliyiz.Fakat Ar-Ge yapmak bizde işletmeye bir külfet olarak görülüyor. Tabi, birde bizde Ar-Ge kültürü olmadığı için özgüven eksikliğinden de kaynaklanıyor. Aslında ülkemizde pek çok işletme birşeyler üretmek, bulmak, keşfetmek için çok istekli. Fakat bu tür faaliyetler için katlanması gereken maliyetler olacağından, işletmeler sermayesini bu tür araştırma geliştirme faaliyetleri yerine işletme varlıklarına yatırmayı tercih ediyor. Kısa vadeli bir planlama şekli olan bu sistem işletmeleri uzun vadede büyüme yönünde olumsuz etkilerken ülkemizi de daha düşük katma değer sağlayan KOBİlerin olduğu bir ülke haline getiriyor. Aslında bununla ilgili çok ciddi teşvikler var. İşletmeler kendi öz sermayelerinden harcamadan Ar- Ge çalışmaları yapabilirler. Bunun sonucu ortaya çıkan ürünü yine çok büyük oranlardaki desteklerle endüstriyel üretimine geçebilirler.

 

Çin ile güvenli ticaret

Çin ile güvenli bir ticaret yapmak bizim bir diğer uzmanı olduğumuz ve işletmelere sunduğumuz diğer bir hizmetimiz.  Bildiğimiz gibi bugün Türkiye’de en fazla ithallat yapılan ülke Çin şuandaki toplam ithalat oranımız 25 milyar doları geçmiş durumda. İğneden ipliğe herşeyi Çin’den alıyoruz. Çin’e yaptığımız ihracat ise 2.3 milyar dolar seviyelerinde. Genellikle mermer ,değerli cevherler ve konsentreleri bizim Çin’e sattığımız ürünler arasında. İpekyolu projesi devam ediyor. Yıllardır devam eden ve gittikçe büyüyen bir ticaret söz konusu. Çin çok büyük bir ülke içerisinde milyonlarca şirketi barındıran devasa bir fabrika. Aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir fabrika gibi düşünün. Çok büyük avantajları var biz işletmeler için. Fakat bu ülke ile ticaret yapmak çokta kolay değil. Bu kadar büyük ve kalabalık bir ülkede  talep ettiğiniz ürün için güvenilir bir tedarikçi bulabilmek de bir o kadar zor. Pek çok firma bunun bir sonucu olarak dolandırılıyor. Dolandırılmasa bile yeteri kadar pazar araştırması yapamadığı için yüksek fiyata ürün tedarik etmiş oluyor.

Ariç Danışmanlık olarak gerek Çin’de gerek Türkiye’de bulunan Çinli ekibimiz ile birlikte işletmelerin Çin ile yapacakları İthalat, İhracat konularında süreçleri yönetme, pazar yada ürün araştırmaları yapılacaksa, üreticilerle yada müşterilerle işletme adına görüşme sağlanması, yazışmaların yapılması, tercümelerin yapılması konularında destek oluyoruz.

 

Bizimle çalışan işletmelerin danışmanlık ücretlerini devlet ödüyor

Teşvik ve Ar-Ge süreçleri eknik bir süreç olduğu için firmalar böyle bir süreci yönetemeyceklerinden çok korkuyor. Bu noktada bizler uzman olarak devreye giriyoruz.  Onlar yapmak istedikleri asıl konuya odaklanırken bizler işletmeyi zorlayan ve yoran kısımların sorumluluğunu alıyoruz. Yönlendirmelerini sağlıyoruz ve işlerini oldukça kolaylaştırıyoruz.  Devlet tarafından akredite edilmiş danışman olduğumuz için de danışmanlık ücretlerimizin bir kısmını devletten alıyoruz. İşletmelerde daha az para ödemiş oluyor.